9 Maddede “Popülist Liderin Tanrı Kompleksi”

Turkey Politics
8 min readFeb 17, 2021

Popülist liderlerinin, tüm bunları neden yaptıklarına ilişkin en iyi cevabım şudur: “Çünkü yapabiliyorlar” Bu bir tür Tanrı Kompleksi’dir ve söylemlerine bakılarak bu kolayca anlaşılabilir.

Popülist Liderlerin Söylem Benzerlikleri

Son yılların en top politika başlığı olan popülizmi bir de liderin psikolojisi ve söyleminde hareketle tartışalım mı?

Popülizmin en önemli öznesi olan “liderlerin” söylem skalasını inceleyecek bu yazı, popülist liderlerin psikolojilerine, söylemlerindeki benzerliklere ve farklılıklara yönelecek.

Bu tartışmaya başlamadan hemen önce “Popülizm bir ideoloji midir yoksa politik bir sitil midir” sorusuna değinmek isterim. Pek çok uzmana göre popülizm, liderin siyasal stilidir. Çünkü popülizmin hem sağ hem sol varyasyonları vardır. Hristiyan, İslamcı ya da çevreci vb. popülist akımların olması, popülizmin bir ideoloji olmadığının göstergeleridir.

1. Seçilmişlik, Mesihiyet ve Mehdiyet

Popülist liderlerin söylemlerine ya da onları destekleyen takipçilerin sözlerine bakıldığına sıkça rastlanan vurgulardan birisi, liderin (Tanrı tarafından) “seçilmiş” insan olduğuna inanmalarıdır. Bu hem kendi inançları hem de çevrelerinde kısmen onlara yönelik bir beklentidir. Çoğunlukla Mehdi ya da Mesih oldukları ve kutsal bir yetkiye sahip kurtarıcılar gibi gösterilirler.

ABD’de Trump’ın Mesih olduğuna inanan takipçileri bulunuyor. Ayrıca Trump da kendisini, İsa’dan sonraki en popüler kişi olarak tanımlamıştı.
ABD’de Trump’ın Mesih olduğuna inanan takipçileri bulunuyor. Ayrıca Trump da kendisini, İsa’dan sonraki en popüler kişi olarak tanımlamıştı.

Bu durum, pek çok sosyo-ekonomik meseleyi çözümsüz gören ve öfkelerini içlerine gömmüş insanların yeniden umutlanmalarına neden olur. Ayrıca bu vesileyle lider, kutsal, yani hatadan ari görünür ve her yaptığında bir hikmet olması gerektiğine inanılır. Bu tarz söylemler doğal olarak yaşanılan toplumla uyumlu olarak ve uygun bir zamanlamayla ortaya çıkabilir.

2. “Güçlü” Olan Sadece Liderdir.

Lider kendisini, halkın sığınacağı tek ve yenilmez bir merci gibi sunar. Asla zaaf kabul etmezler, özür dilemezler ve insanüstü güç sahibi olduğuna inandırırlar. Bu kendi kitlesini memnun etmek ve onları kazanan tarafta yer almaya ikna etmek için önemlidir. Ayrıca siyasi rakiplerine korku salarak onları etkisizleştirmeyi dener.

Bu sebeple coşkulu, basit ama görkemli kelimeleri severler. Trump’ın, “Amerika’yı yeniden Büyük yapacağım”, Erdoğan’ın “Büyük Ve Güçlü Yeni Türkiye” sloganları çok önemlidir. Ayrıca yine Erdoğan’ın büyük ve gösterişli yapılar inşa etmekten hoşlanması ve bunları adeta birer tapınma seanslarına çevirmesi, Macaristan lideri Victor Orban’ın da “Büyük Macaristan haritası” yayınlaması[1] hep aynı sebepledir.

MACARİSTN LİDERİ VİCTOR ORBAN VE CHUCK NORRİS

3. Söyleminde Tanrısal Bir Ego Vardır.

Liderler, söylemlerinde tanrısal bir mutlakiyet kullanır. Çarenin, sadece liderde olduğuna inanmamızı ister. Ona itiraz etmeyi, vaat ettiği iyiliklerin gerçekleşmesini engelleme çabası ve ihanet olarak sunar.

Destekçileriyle seçmen — lider ilişkisi yerine, “tebaa (kul)” ilişkisi kurarlar. Kendilerini destekleyenleri, “mümin, kâmil vatandaş” olarak görür ve onlara toplumun tamamı muamelesi yaparlar.

Kendilerine itiraz edenler, ses yükseltenler ve yanlış yaptıklarını söyleyenler ise, adeta Tanrı’ya karşı gelmiş birer isyankârdır. Kolayca onları “vatan haini, terörist, ajan ya da mutlak kötü” olarak tanımlar ve destekçilerine hedef gösterirler. İyiliklerin kendisinden, kötülüklerin ise ötekilerden geldiğine inanmamızı ister.

4. “Doğru”, Onların Yaptığıdır.

Popülist liderlerin yönetiminde ve söyleminde suç ve kanuni, iyi ve kötü, doğru ve yanlış, yeniden yazılır. Çünkü popülist lider, kendisini yeni düzenin yaratıcısı olarak konumlandırır ve kuralları kendisi belirlemek ister. O sebeple kanunların ve geleneklerin çoğunu, -kitlesini inandırabileceği makul sınırlar içinde — yeniden belirler.

Popülist liderler, çoğunlukla yolsuzluk yapmakla, yalan söylemekle, muhalifine haksız ve hadsiz ceza uygulamakla, yetki gaspıyla suçlanırlar. Lider bunları tümden reddeder. Çünkü artık ülke toprakları, kamu kaynakları ve insanlar ona aittir ve bu yeni sınırlar içinde kurallara uymayanlar asi bir günahkârdır. Tüm mülkiyet onun olduğu için yolsuzluk söz konusu değildir. Tam tersine toplum, o’nun lütfettikleri karşısında teşekkür etmelidir. Kimden vergi alacağı ya da almayacağı, kamu maliyesini nasıl düzenleyeceği, kimin terörist olduğunu artık kurallar değil lider belirler. Bunlar popülist liderin bizden kabullenmemizi istediği yeni normallerdir.

Bu onun kendisinde vehmettiği ya da topluma kanıksattığı Tanrısal ego ile oldukça orantılıdır. Yandaşlarına cezasızlık politikası uygular, onları yargı mekanizmalarının mahkûm etmesinden korur. Çünkü onun için esas suç, kendisine biat edilmemesidir. Ona biat eden ise tüm vazifesinin yerine getirmiş olur.

Aslında popülist liderlerin en önemli yetenekleri ikna edebilmek ve hitabettir. Bu sebeple geçmişleri ayrıntılı incelendiğinde daha önce de suç ya da ayıplı davranış işledikleri bilinir. Tarzları dolandırıcılara çok benzer. Hem Trump hem Erdoğan hakkında diplomalarının sahte olduğuna ilişkin inandırıcı kanıtlar vardır. Trump’ın geçmişinde vergi suçları, hem Orban’ın hem de Erdoğan’ın geçmişinde de yolsuzluk iddiaları bulunur.

5. Fikir Yerine, Basit ama İddialı Sözcükler Kullanır

Popülist söylemin en önemli özelliklerinden birisi basitliktir. Popülist liderler seçmenlerine kompleks cümleler kurmazlar. Her şeyi olabildiğince basitleştirerek açıklamayı tercih ederler.

Kendilerini olabildiğine seçilmiş ve güçlü gösterirken, basit ve sloganik dil kullanmaları onların aslında kendi kitlesine olan küçümsemesi ve güvensizliğini ortaya koyar. Eğitimli insanları genellikle ikna edemeyeceklerini bilir ve çoğunluğu oluşturan ve orta ve alt seviye gelir düzeyine sahip ve yeterli eğitim imkânı bulamamış insanları kendisine dayanak yapar. Elitlerle savaşa girmelerindeki bir saik de budur.

6. Bir Ergen Gibi Konuşurlar

Popülist liderler, genellikle düşük eğitimli kesimleri, ya da öfkeli kalabalıkları kendilerine kurban olarak seçerler. Ayrıca kendilerinin de çoğunlukla entelektüel derinlikli bilgileri yoktur. Bu sebeple hem kendi yetersizlikleri hem de hitap ettikleri kitleye daha doğru ulaşacakları için bir “ergen” gibi davranırlar. Bu onların temel söylem stratejisini belirler.

Her gün kendilerinden bahsederek ve insanları sadece o gün memnun edecek söylemler ve vaatler üretirler. Çevre, sosyoloji, eğitim gibi alanları küçümserler. Gelecek kuşakları önemsemezler, şovmen gibi davranırlar ve hep ilgiyi üzerlerine çekmek isterler. Basit, sıradan kelimeler seçerler. Coşkulu ve iddialı, büyük laflar ederler. Fikirler değil sloganlar kullanır. Çocuğa konuşur gibi iletişim kurarlar.

Kötü ve kural dışı bir çizgi izlerler ve bu yolu meşrulaştırmak için rakiplerini de kendileri gibi kötü olmaya ve çirkefleşmeye zorlarlar. Ve yasal ve ahlaki zeminde siyaset yapan muhataplarından çok rahatsız olurlar. Rakiplerini kötüleştirebilmek onların tüm yaptıklarını normalleştirir.

Özellikle sağ popülist liderler, dinsel ve tarihi kahramanları ve onların hikâyelerini, tarihi şuur altı mesajlarını ve büyük olma vaatleri hatta en büyük olma vaatlerini sık sık kullanır.

Arkasını çoğunluğa yaslar, diğer küçük küçük parçaların bir araya gelmesini engeller. Onları çoğunluğa itaat etmeye hizmet etmeye zorlar.

7. Korkutma Stratejisi İzlerler

Popülist liderler hem kendi kitlesini hem de muhaliflerini korkuturlar. Muhalif olanları yalancı cehennemlerine hapsetmekle, kendilerine biat edenlere ise kendisine sadık kalmazlarsa yalancı cennetinden mahrum kalacaklarını inandırmaya çalışırlar.

Muhalifleri, eğitimli insanları ve ikna edemediklerini korkutarak sindirmeye ve etkisizleştirmeye çalışırlar.

Kendi kitlelerini ise, kendine sığınmaları ve ondan asla vazgeçmemeleri için korkutur. Yoğun risk anlarında toplumun otoriteye itaat eğilimin farkındadırlar ve bunu iyi yönetir. Bu sebeple topluma korkular sunar ama bu korkuları yok edecek mutlak gücün sadece kendisinde olduğunu vurgularlar.

Bu da aslında bir itaat illüzyonudur. Korkutur, büyük riskler gösterir. Bazı güvenlik sorunlarını, toplumsal gösterileri ve -gerçekten varsa- terör eylemlerini topluma tek gündem olarak dayatır. Düşmanını yok etme söylemine o kadar sarılır ki, kutuplaşmış ya da kendisin güvenlik riski altında gören toplumun başka bir şey düşünmesine ve konuşmasına asla izin vermez. Mutlak gündem belirleyici olmak ister. Böylece toplumun daha çok kendine sarılmasını sağlar.

Tüm bu korkutma stratejisi ile birlikte Popülist lider tanrısal bir ego ortaya koyar. Ancak ironik bir şekilde Popülist lider gerçekte kendi zayıflıklarının farkındadırlar ve içlerinde hep yenilgi korkusu taşırlar. O sebeple gelişmelere, paranoyak ölçüsünde şüpheyle yaklaşırlar. Her gelişmede kendileri için bir risk kokusu alırlar. Kendilerinden güçlü ve yenemeyeceklerini düşündükleri insanlarla mücadeleye girişmezler ve onlarla çok uyumlu olabilirler. Kendi ülkeleri içinde çok şahinken, dış politikada ve büyük devletlere karşı çok uysal olabilirler.

Tüm bu korku ve zayıflıklarını gizli tutarlar. Ve eğer uzun süre yenilmezlik duygusu yaşadılarsa, kendilerinde tanrısal bir güç vehmetmeye başlayabilirler ya da böyle zannedilmesine çabalarlar. Bu durum onların işlerini kolaylaştırır.

8. Ötekileştirirler ve Kutuplaştırırlar

Popülist lider, toplumu kutuplaştırır, rakibini ötekileştirir ve zaman zaman da kendi kitlesi gözünde şeytanlaştırır ve onu mutlak kötülük odağı olarak ilan eder. Eğer bir düşmanı yoksa onu var eder ya da bir kesime düşmanca davranarak onları tepki vermeye zorlar.

Popülist liderler, imkân bulduklarında muhalefetin siyasetin bir parçası olduğunu reddetmeye eğilimidir. Muhalifleri isyancı, kendi otoritesine şirk koşan bir düşman gibi gösterebilir. Muhalif partilerden hoşlanmadıkları gibi, hak arama taleplerinden, gösterilerden, toplu mücadelelerden asla hoşlanmazlar. Ve sık sık terörizm ve vatan hainleri kavramına başvururlar. Böylece onları siyasal ve kamusal meşruiyet alanı dışında gösterip ne söylediklerini önemsizleştirmeye çalışır. Erdoğan “öfke bir hitabet sanatıdır” derken, aslında siyasal söyleminin ipuçlarını vermiştir.[2]

Popülist lider, uyguladığı kutuplaştırma siyaseti ile insanları “ya bendensiniz ya da onlardan” şeklinde keskin iki farklı kutba ayırması da önemlidir. İnsanlar karşı cepheden o kadar nefret eder ki, kendi siyasi liderini ilahlaştırır ve hata yapsa dahi onan inanmaya devam eder. Türkiye Başbakanı Erdoğan, “Bi-taraf olan, bertaraf olur” söylemiyle meşhurdur. Böylece herkesi tarafını seçmeye ve bir düşman edinmeye zorlar.

9. Bilgiyle Savaşırlar

Popülizmin en belirgin ve bilinen özelliklerinden birisi elitizmle giriştiği mücadeledir. Kendi kitlesine, elitlerin gaspçı olduğunu anlatır. Popülizm elitizmden intikamdır. Bunun için eğitimi ve bilim insanlarını hedef alır.

Popülist liderin siyasi illüzyonunda makbul vatandaş, sosyo-ekonomik orta-alt sınıflardır. Varlıklı ve eğitimli insanlar arasından birileri popülist lidere biat ederse, vasatlardan çok daha hızlı makbul vatandaş hüviyetine yükselir ve lider tarafından kabul görürler.

Popülist liderler eğitimli insanları kolayca ikna edemeyeceği bilir. Onların kendi siyasi söyleminin altını boşaltmasından korktuğu için elitleri gaspçı ve mutlak kötü ilan eder. Onların toplumsal sorunların temelindeki suçlu olarak onları gösterir. Böylece kendi destekçilerinin onların fikirlerinden etkilenmesini engellemeye çalışır. Seçkinlerin topluma tepeden bakmalarını, onlara karşı bir silah olarak kullanır.

Sonuç: Tanrı Kompleksi Ama Neden?

Söylem ve davranış kalıplarından yola çıkarak, iktidarını perçinlemiş bir popülist liderlerin çoğunun Tanrı Kompleksi yaşadığı görülmektedir. Bazı popülist liderler kendilerini, Mehdi, Mesih gibi Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi, gölgesi gibi görebilir ya da böyle sunabilirler. Mülkiyetin ve söz hakkının sadece kendisinde olduğuna inanmamızı beklerler.

Bir ülkede toplumsal zeminin popülist siyasete uyumu çok önemli bir ayrıntıdır. Yukarıda analiz edilenler, sosyal zeminin popülizme müsait olduğu ve popülist liderin yeterince güçlendiği durumları çoklukla analiz eder. Bu tarz liderler, kendi tabanlarıyla kurdukları ilişkide makuliyeti de gözetirler.

Popülist liderin her ülkede yapabilecekleri birbirinden farklıdır. Wilders’in Hollanda’da toplumu içinde yapacakları ile Erdoğan’ın Türkiye’de yapabilecekleri aynı değildir. İçinde yaşanılan topluma, sosyo-ekonomik insanlara, tarihsel kodlara, liderin arkasındaki halk desteğine ve ne kadar zamandır görevde olduğuna göre yapacakları da

Bu yazı, girişte de belirtildiği üzere popülizm için bir erken uyarı işlevi görebilmesi kastıyla kaleme alınmıştır. Her popüler olan popülist olmaz ama popülistler çoğunlukla popüler olanların arasından çıkarlar. Yukarıda sıralanan söylemler egosantrik insanların karakter tipidir ve toplumların anlayacağı dilde konuşabildikleri için, az bilgiyle çok insanı ikna edebilirler. Dolayısıyla bu tip söylemler takınan siyasetçiler için dikkatli olunmalıdır.

Popülist liderlerin tüm bunları neden yaptıklarına ilişkin en iyi cevabım şudur: “Çünkü yapabiliyorlar”

[1] https://balkaninsight.com/2020/05/07/orbans-greater-hungary-map-creates-waves-in-neighbourhood/

[2] http://www.gazetevatan.com/ofke-de-hitabet-sanati--161818-siyaset/

--

--